{ "title": "Ağız Akıntısı", "image": "https://www.agiz.gen.tr/images/agiz-akintisi.gif", "date": "20.01.2024 11:11:32", "author": "Selen Karadeniz", "article": [ { "article": "
Ağız akıntısı, bu sorun ağızdan salya akıntısının olması, ağız dışına istem dışı tükürüğün akması şeklinde tanımlanır. Bu ağız çevresindeki kasların zayıflamış olmasından ya da gelişimlerinin yetersiz olmasından yaşanır. Tükürük salgısı tükürük bezleri tarafından üretilir. Bu bezler ağzın altında, yanaklarda ve ön dişlere yakın olarak konumlanmış, toplamda 6 tanedir. Normal olarak bezler günlük 950 ml - 1,9 ml arasında tükürük üretmektedir. Bu üretim fazla olduğunda, salya şeklinde ağız akıntısı olabilir. Bu yaşamın ilk iki yılında normal kabul edilir. Çünkü bebeklerde 18-24 ayda yutma ve ağız kaslarını kontrol etme yeteneği kazanılır. Özellikle bebeklerin diş çıkarma döneminde ağız akıntısı daha fazla görülür. Bunun dışında serebral palsi tarzında nörolojik bozuklukları bulunan kişilerde bu sorunu yaşayabilir.

Toplumda özellikle geceleri oluşan ağız akıntısı sorunu daha fazla yaşanır. Bu durum çocukluk çağından, yetişkinlik dönemine kadar herkesi etkileyebilir ve farklı nedenlere dayanabilir. Rahat nefes alınamadığında, uykuda ağız âşık bırakıldığından, salya akıntısı oluşur. Bu durum salya akıntısına neden olduğu gibi, ağız açık olduğundan bakteri girişine zemin hazırlanır ve enfeksiyonların oluşumu hızlanır.

Ağız akıntısı neden olur?

Ağız akıntısı kişide tıbbi bir durumdan, gelişme geriliğinden ya da bazı ilaçları kullanmak gibi nedenlerden kaynaklanabilir. Yani tükürük üretilmesine, yutma zorluğunun oluşmasına ya da kasların kontrolüne engel olan her türlü etken ağız akıntısına neden olabilir.

Dudaklarda ve dilde kas kontrolünü etkileyen, dolayısıyla salya akıntısına neden olabilen durumların başında, serebral palsi, inme, Parkinson hastalığı, multipl skleroz MS gibi rahatsızlıklar gelir. Bunun dışında alerjiler, gebelik, reflü, mide ekşimesi, tonsil ve sinüs enfeksiyonu gibi boğaz enfeksiyonları da ağız akıntısı nedenleri arasındadır.

Ağız akıntısı açısından riskler

Yaş: Ağız akıntısı doğumla birlikte başlar, bebeklerde 3-6 ayda doruk noktasına ulaşır.

Nörolojik bozukluklar: Kişide yüz kaslarının kontrolünü azaltan nörolojik bir rahatsızlık varsa, ağız akıntısı riski yükselir.

Diyet: Beslenmede asidik içeriği yüksek olan besinlerin tüketilmesi, ağız akıntısı riskini arttırır.

Tıbbi durumlar: Ağızda tükürük miktarını arttıracak boğaz enfeksiyonları, gebelik gibi durumlar, alerjiler, sinüzit, tümör oluşumları bulunursa, salya akıntısı riski yükselir.

Ağız akıntısı tedavisi nasıl yapılır?

Bu sorun her zaman tedavi edilmez. Özellikle 4 yaşın altında olan çocuklarda ya da uykuda ağız akıntısı olan kişilerde tedavi önerilmez. Salya akıntısı şiddetli olduğunda tedavi edilmesi tavsiye edilir. Ağızdan akan salyanın giysilerin üzerine akması, günlük aktiviteleri aksatması, kişinin sosyal sorunlar yaşamasına neden olması halinde tedavi edilmelidir. Bu sorun kişilerde ciğerlere tükürük kaçmasına ve dolayısıyla pnömani oluşmasına neden olabilir.

Tedavi sırasında konuşma ve mesleki terapistleri hastalarda dudakların kapanmasına ve yutmayı geliştirecek pozisyon almaya, postür kotrolü sağlamaya yardımcı olurlar. Ayrıca diyetteki asidik gıda miktarının ayarlanması için, hasta diyetisyene yönlendirilebilir.

Hastanın tedavisinde ağzına yerleştirilen özel cihaz sayesinde dudakların kapanmasına yardımcı olunur. Hastada belli oranda yutma kontrolü varsa, bu tedavi ağız akıntısında oldukça faydalı olur. Ayrıca tükürük üretimini kontrol altına alan bazı ilaçlarda tedavide yardımcı olur. Bu sorunda uygulanan botoks enjeksiyonları hastalarda yüz kasları sıkıştırılarak, ağız akıntısı azaltılabilir. Tedavi içi cerrahi girişimler tercih edilirse, salyanın ağızdan akmasını önleyecek şekilde tükürük bezleri ağzın arkasına yönlendirilir ya da tükürük bezlerinin hepsi alınır.
" } ] }